Günaydın

Aile Dizimi Ankara - Günaydın

Kararımı verdim kesinlikle istiyorum. Bunun için geçerli sebeplerim var. Bu karar acil alınmış bir karar değil. Aksine uzunca düşünülmüş, artı eksi hesabı yapılmış, olasılıklar hesaplanmış, nasıl niçin soruları sorulmuş… Alınan yanıtlar sonucunda “Evet” diyorum “Buna hazırım, yapabilirim.”

Karar vermiş olmanın huzuruyla uzanıyorum yatağıma o gece. Huzurlu bir sabaha uyanmak garanti iken o da ne! Bedenim huzursuz, nedeni gece boyunca konuşan o ses! Yüzümü yıkamak için kalkıyorum. Aynada bir yüz:

Tanıdık.

Gözleri kocaman olmuş.

Ağlamaklı

Kırgın

Dudaklarını büzmüş.

Konuşmak için ağzını açıyor:

– Yapamam!

– İstemiyorum!

– Korkuyorum!

– Bana ne!

– Hem beceremem ki!

– Kesin yarı yolda kalacağım yine…

İşte içimizdeki çocuk sahnede. Ne de güzel yapması gerekenleri yapıp uyandırmıştı onu ama ne olduysa uyudu yine içinde bir yer. Öbür yer ise fazlaca uyanık. Uyuyan kim? Uyanan ne?

Tanıdık geldi mi bilmem size olanlar ama ben tanıyorum onu. Hem ben uyurken uyanan sesi hem de aynada gördüğüm yüzü iyi tanıyorum. Ne zaman bir karar versem dikilir böyle karşıma içimdeki çocuk. Öyle zamanlarda dönerim içime. Başlarım onunla konuşmaya. Önce dik dururum. Gözlerinin taa içine bakarım. Anlamaya çalışır ifademi takınır başlarım sormaya. Sesim sakin, araştırıcı, güvenli. Derim ki şimdi ne olduğuna bir bakalım:

Neydi kararın?

Kafanı karıştıran ne?

Nedenlerin neler?

Ne istiyorsun?

Neye ihtiyacın var?

Yanıtlar geldikçe gözlerim küçülür, dudaklarım eski halini alır, neşem yerine gelir. İşte yanıtlar karşımda tertemiz, berrak. İçinde önyargı yok, test edilmiş gerçekler var. Şimdi ve buradayım. Tıpkı saat kaç sorusunun yanıtı gibiyim: Net, tek, gerçek…

Uyandıralım demiştim ya “İçimizdeki Yetişkin” yazımda. Böyle uyandırıyorum ben. Ya sen hazır mısın içindeki yetişkine günaydın demeye?

Leave A Comment